Palyatif bakım, hastanın yaşam kalitesini artırıyor, bakım verenlerin yükünü azaltıyor


Palyatif bakım, hasta ve ailelerinin ihtiyaçlarına kapsamlı bir şekilde yanıt veren, yaşam kalitesini arttırmayı amaçlayan bir bakım modeli olarak öne çıkıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Gamze Oğuz Erdem, her yıl dünya genelinde, yetişkinler ve çocuklar dahil olmak üzere 60 milyondan fazla insanın palyatif bakım hizmetlerine ihtiyaç duyduğunu söyledi. Palyatif bakım hizmetlerinin hasta bakımı kalitesini iyileştirdiğini belirten Erdem, “Palyatif bakımın tedavi ile entegrasyonu, hastaların semptomlarını hafifletmekte, yaşam kalitesini ve hasta memnuniyetini arttırmakta, ayrıca bakım verenlerin üzerindeki yükü azaltmaktadır” dedi.

İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Gamze Oğuz Erdem, 12 Ekim Dünya Palyatif Bakım Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada yaşam kalitesini artırmada önemli bir yeri olan palyatif bakımın sunduğu katkılara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Palyatif bakımın, kronik hastalığı olan bireyler için özelleşmiş bir tıbbi bakım olduğunu, bu bakım türünün hastalığın semptomlarından ve stresinden kurtulmayı hedeflediğini kaydeden Erdem, “Bu bakım türü, hastalığın semptomlarından ve stresinden kurtulmayı hedefler. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) palyatif bakımı, yaşamı tehdit eden sorunlarla mücadele eden hasta ve ailelerinin başta ağrı olmak üzere fiziksel, psikososyal ve manevi problemlerinin erken dönemde tanılanması, değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi ile yaşam kalitesini arttırmaya yönelik bir yaklaşım olarak tanımlamaktadır. 2014 yılında Dünya Sağlık Asamblesi’nde palyatif bakımın önemine dikkat çekilerek ‘Yaşam Boyu Kapsamlı Bakımın Bir Bileşeni Olarak Palyatif Bakımın Güçlendirilmesi’ kararı oy birliği ile kabul edilmiştir” dedi. 

Her yıl 60 milyondan fazla kişi ihtiyaç duyuyor

Her yıl dünya genelinde, yetişkinler ve çocuklar dahil olmak üzere 60 milyondan fazla insanın palyatif bakım hizmetlerine ihtiyaç duyduğunu ve bu bireylerin büyük çoğunluğunun düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığını belirten Erdem, “Maalesef, bu ihtiyaçların yarısından fazlası, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde karşılanmamaktadır; bu bölgelerde gerekli bakımın yalnızca yüzde 4’ü sağlanırken, yüksek gelirli ülkelerde bu oran yüzde 50’nin üzerindedir. Bu eşitsizlik, milyonlarca insanın gereksiz ıstırap çekmesine yol açarak yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır” dedi.

Palyatif bakımın önemi giderek artıyor

Günümüzde yaşam koşullarının değişmesi, bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile beklenen yaşam süresinin uzadığını, kronik ve yaşamı tehdit eden başta kanser gibi tedavisi olmayan hastalığa sahip bireylerin sayısının giderek arttığını ifade eden Erdem, şunları söyledi:

“Ülkemizde yaşlı nüfusun artışı ve kronik, ilerleyici hastalıkların yaygınlaşması, tedavinin ötesinde hastalığın semptom ve stres yönetimine yönelik özel tıbbi bakım gereksinim ihtiyacını arttırmakta ve yaşam kalitesi kavramı giderek önem kazanmaktadır. Tüm bunlar palyatif bakım ihtiyacını ortaya koymaktadır. Palyatif bakımın temeli kanser, AIDS, demans/Alzheimer hastalığı, serebrovasküler hastalıklar ve akciğer hastalıkları gibi kronik hastalıklara bağlı ortaya çıkan semptomların kontrol altına alınmasını ve bu semptomların yönetimini kapsamaktadır. Bu bakım türü, hastaların fiziksel, duygusal ve manevi ihtiyaçlarını dikkate alarak onların ve ailelerinin bu zorlu süreci daha kolay atlatmalarına destek olur.”

Palyatif bakım hasta yakınlarına da fayda sağlamayı amaçlıyor

Palyatif bakımın sadece tedavi içermediğini, hastaların acısını hafifletip hayatlarının en zor dönemlerinde onlara ve ailelerine büyük fayda sağladığını ifade eden Erdem, “Palyatif bakımın amacı ne ölümü hızlandırmak ne de yaşamı uzatmaktır. Amaç tedavi edilemeyen durumları hafifletmek, hastanın acılarını dindirmek, belirtileri kontrol etmek ve en iyi yaşam kalitesini başarmaktır. Son yıllarda, sağlık bakım profesyonellerinin bu hastalara nitelikli bakım sunma konusundaki ilgilerinin artmasıyla birlikte palyatif bakım hizmetleri hızla gelişme göstermektedir. Palyatif bakım yalnızca sağlık hizmetinin verilmesi değil, aynı zamanda insana değer verme ve onun yanında olma biçimidir” dedi.

Kaliteli bakıma odaklanıyor

Palyatif bakımın, hasta ve ailelerinin ihtiyaçlarına kapsamlı bir şekilde yanıt veren, yaşam kalitesini arttırmayı amaçlayan bir bakım modeli olarak öne çıktığını belirten Erdem, “Multidisipliner ekip çalışması, ağrı yönetimi, psikolojik destek ve bireyselleştirilmiş bakım modeli palyatif bakımın temelini oluşturmaktadır. Bakım ortamının rahat, güvenli, destekleyici olması, ekip üyeleri ile etkili iletişim ve koordinasyonun sağlanması ile kaliteli bakıma odaklanır. Aynı zamanda hastanın inançlarına ve değerlerine saygı gösterilmesi ve yaşamın son döneminde onurlu bir süreç geçirilmesi hedeflenir” dedi.

Farklı disiplinlerden uzman desteği veriliyor

Palyatif bakım ünitelerinde multidisipliner uzman desteği sağlandığını belirten Erdem, “Bu ünitelerde tedavi gören hastalara daha etkili ve kaliteli hizmet sağlamak amacıyla çeşitli disiplinlerden ekip üyeleri bulunmaktadır. Palyatif bakım uzmanlık gerektiren bir hizmet olup hekimler, palyatif bakımda görev alan hemşireler, klinik hemşireler, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, eczacı, psikolog, hastanın gereksinimleri doğrultusunda rehabilitasyon ekibi ve din adamlarının da yer aldığı multidisipliner ekipten oluşmaktadır” diye konuştu. 

“Palyatif bakım hizmetlerinin etkileri incelendiğinde, bu uygulamaların hasta bakımı kalitesini iyileştirdiği, hastaneye yatış oranlarını azalttığı ve yaşam sonu bakımla ilişkili maliyetleri en aza indirdiği görülmektedir” diyen Erdem, “Palyatif bakımın tedavi ile entegrasyonu, hastaların semptomlarını hafifletmekte, yaşam kalitesini ve hasta memnuniyetini arttırmakta, ayrıca bakım verenlerin üzerindeki yükü azaltmaktadır. Literatür incelendiğinde, ciddi hastalıklarda palyatif bakımın erken dönemde başlatılmasının yaşam süresinin uzatılmasında kısmen etkili olabileceği gözlemlenmektedir” dedi. 

Palyatif bakım, yoğun bakımdan hangi yönleriyle farklıdır?

Palyatif bakımın yoğun bakımdan farklı olarak kapsamlı bir destek sunmayı amaçladığını ifade eden Erdem, “Palyatif bakım, uzun vadeli olabilir ve hastalığın her aşamasında uygulanabilir; ayrıca sürece hasta yakınlarını da dahil eder. Ev, hastane, palyatif bakım merkezi ortamlarında sürdürülebilir. Yoğun bakım ise, hayati tehlike arz eden hastaların yaşamsal fonksiyonlarını korumaya yönelik akut müdahalelere odaklanır ve kritik düzeyde sağlık sorunu olan hastaların takibinin yapılması ve tedavi hizmetlerinin verilmesini sağlayan hastanelerde özel yataklı servislerde hizmet verir. Hızla acil müdahale gerektiren hastaların tedavisinin uygulanması ve genel durumlarının iyileştirilmesi hedeflenmektedir. Kısa süreli tedaviyi kapsamaktadır. Tedavi yalnızca sağlık profesyonellerini kapsar; hasta yakınları sürece dahil edilmez ve genellikle hasta ziyaretine izin verilmez. Palyatif bakım ve yoğun bakım, farklı gereksinimlere yönelik iki ayrı bakım yaklaşımıdır. Palyatif bakım, hastaların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedeflerken, yoğun bakım hayati tehlike oluşturan durumlarda hayatta kalmayı sağlamayı amaçlar. Her iki bakım türü de sağlık sisteminde önemli roller üstlenmekte olup, hastaların ihtiyaçlarına göre uygun şekilde uygulanmalıdır” diye konuştu.

Palyatif bakım, insan onuruna saygı gösterme ve destek olma biçimidir

Dr. Öğretim Üyesi Gamze Oğuz Erdem, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2023 yılının ilk 6 ayında 437 palyatif bakım merkezinde toplam 6 bin 397 yatak ile 90 bin 648 palyatif bakım hastasına hizmet sunulduğunu söyledi. Türkiye’de palyatif bakım yatak sayısının artması ve hizmetlerin yaygınlaşması hastaların yaşam kalitesinin artmasında önemli bir çözüm sunduğunu kaydeden Erdem, sözlerini şöyle tamamladı: “Palyatif bakımın önemini vurgulamak ve farkındalığı artırmak amacıyla Ekim ayının ikinci cumartesi günü ‘Dünya Palyatif Bakım Günü’ olarak kutlanmaktadır. Palyatif bakım hizmetlerinin daha yaygın hale gelmesi için farkındalık yaratmak ve destek vermek, her birimizin sorumluluğudur. Palyatif bakım, yalnızca bir sağlık hizmeti değil, aynı zamanda insan onuruna saygı gösterme ve destek olma biçimidir. Her bireyin bir gün palyatif bakıma ihtiyaç duyabileceği göz önünde bulundurularak, bu hizmetlerin geliştirilmesi ve herkes için erişilebilir hale gelmesi sağlık sisteminin etik sorumluluğudur.”  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir