Analist ve gazeteci Güney Yıldız, ABD’nin Forbes mecmuası için kaleme aldığı “Türkiye seçimleri: Popülizmin kavşağında” başlıklı makalesinde 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlere ait değerlendirmelerini paylaştı.
Yıldız, “Türkiye’nin bahtı, 14 Mayıs 2023’e bağlı. O gün seçmenler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mevcut popülist rejimi ile yeni bir yol ortasında bir seçim yapacak. Bu seçimler ise yalnızca Türkiye’deki durumu değil, dünyadaki popülizmi de etkileyecek” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na atıfta bulunan Yıldız, ‘Türkiye’deki muhalefetin Kılıçdaroğlu liderliğinde dikkate paha ve yaratıcı bir yaklaşım sunduğunu, “çoğulculuk yoluyla popülizm ve kutuplaşmaya karşı çıkmak” olarak isimlendirilebilecek bu stratejinin 2019’daki mahallî seçimlerde başarılı olduğunu ve bir defa daha başarılı olabileceğini’ kaydetti.
‘ERDOĞAN’IN YAKLAŞIMI BAŞKALARINI ANIMSATSA DA ONLARDAN FARKLI’
Erdoğan’dan ‘deneyimli bir popülist’ kelamlarıyla bahseden Yıldız, Erdoğan’ın popülizminin bugün popülist siyasetçiler olarak bilinen Donald Trump, Narendra Modi, Jair Bolsonaro, Boris Johnson, Rodrigo Duterte ve Viktor Orban üzere isimlerden öncesine dayandığını belirtti. Yıldız’a nazaran, ‘tüm bu siyasetçiler, sistem zıddı görüşleri, insanların hislerine hitap etmeleri ve kutuplaştırıcı konuşmaları ile övünüyorlardı.’
“Erdoğan tekrar de farklı” diyen Yıldız, bu ‘farkı’ şöyle anlattı: “Yaklaşımı başkalarını anımsatsa da bağlam, maksatlar ve usuller önderden başkana değişir. Uzun iktidar yılları içinde Erdoğan elitizm aykırılığını, dini kimliği ve milliyetçiliği emsalsiz bir karışım haline getirdi.”
‘ÇOĞULCULUK, DİYALOĞA KIYMET VEREN SİYASİ BİR FELSEFEDİR’
Makalesinde popülizmin ne olup ne olmadığına da geniş yer ayıran Yıldız, ‘popülizmin milliyetçilik, liberalizm ve sosyalizm de dahil pek çok ideolojiye adapte edilebilecek bir strateji olduğunu’ kaydetti. Bu bağlamda Erdoğan’ın popülizmini ele alan gazeteci, bu popülizmin öne çıkan özelliklerini ‘milli ve dini hislere hitap etme, otoriter eğilimler, dini kimlik siyasetleri, kutuplaştırma taktikleri, “bize karşı onlar” söylemi, dini ve kültürel ayrımlar ve muhalefetin bastırılması’ olarak tespit etti.
Makalesinde popülizmin karşısına çoğulculuğu koyan Güney Yıldız, yaptığı çoğulculuk tarifinde, “Çoğulculuk, çeşitliliğe, kapsayıcılığa, toplumdaki farklı kümeler, çıkarlar ve bakış açıları ortasındaki diyaloğa kıymet veren bir siyasi ideolojidir. Çoğulculuk, ‘halkı’ seçkin bir sınıfın karşısına koyan popülizmin bilakis, toplumların farklı pahaları, çıkarları ve kimlikleri olan pek çok kümeden oluştuğunu kabul eder” tabirlerini kullandı.
‘TÜRKİYE İÇİN EMSALSİZ VE KIYMETLİ BİR SİYASİ GELİŞME’
Bu bağlamda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki muhalefete değinen Yıldız, muhalefetin ‘Suriyeli mültecilere yönelik siyasetleri haricinde çoğulcu bir telaffuz ve yapıya sahip olduğunu’ belirtti. Altılı Masa’nın ‘laik, liberal, milliyetçi ve dini muhafazakar ideolojiler de dahil farklı ideolojilere sahip altı partiden oluşan bir koalisyon’ olduğunu hatırlatan gazeteci, “Bu resmi ittifak, sol görüşlü, sol liberal küme ve şahıslardan, daha da değerlisi Kürt hareketinden dış dayanak alıyor. Bu geniş tabanlı koalisyon, Türkiye’de emsalsiz ve kıymetli bir siyasi gelişmeye işaret ediyor” diye yazdı.
‘İttifakın şaşırtan direncini, Kılıçdaroğlu’nun siyasi liderliğindeki halk tabanının birliğine borçlu olduğu’ yorumunu da yapan Yıldız, “Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet partisi başkanı olarak farklı fraksiyonları birleştirme ve ittifakın ahengini devam ettirme yetisi başarılı olmak için kritik kıymete sahip” dedi.
‘TÜRKİYE SİYASETİNDE BÜYÜK BİR DEĞİŞİME İŞARET EDEBİLİR’
Güney Yıldız, makalesine şu sözlerle son verdi:
“Popülist olmayan alternatifler, popülizmin demokratik normlar, toplumsal ahenk ve hukukun üstünlüğü üzerindeki olumsuz tesirlerini dengelemek için gerekli. Popülist olmayan hareketler, siyasete kapsayıcı ve çeşitli bir yaklaşımı savunarak demokratik kurumlara olan itimadı tekrar sağlayabilir ve işbirliğine dayalı bir karar alma sürecini geliştirebilir.
“Bu büyük koalisyonun zaferi, bölgesel ve global sonuç ve tesirleriyle Türkiye siyasetinde büyük bir değişime işaret edebilir. Koalisyonun farklı kompozisyonu, farklı ideolojileri olan partilerin popülist başkanlara karşı durmak için işbirliği yapabileceğini ve ortak hedefler güdebileceğini gösteriyor. Bu ittifak, popülizmin yükselişe geçtiği ülkelerdeki emsal hareketlere bir yol haritası sunabilir.” (DIŞ HABERLER)