ANKARA Milliyet – TBMM’de DEM Partililer ile tokalaşmasının münasebetini de açıklayan Bahçeli, özetle şunları söyledi:
■ DURDUK YERE EL VERMEYİZ: (DEM’lilerle tokalaşma) Uzattığım el, ulusal birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır, ‘gelin Türkiye partisi olun, teröre cephe alın, bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenenin’ temenni ve teklifidir. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM’e düşen sorumluluk, uzanan elin değer hükmünü anlaması, Türkiye partisi olması tarafında bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.
■ CENTİLMENCE SİYASET TARAFINDAYIZ: Özgür (Özel) Bey’in özel hayatıyla ilgili servis edilen tez ve iftiraların hiçbirisi siyasetimizin konusu olmaz, olamaz, olmayacaktır. FETÖ taktiklerinin, provokatif toplumsal medya ifşalarının külliyen karşısındayız. Özgür Bey’in aslı astarı olmayan, ipe sapa gelmeyen bahislerle ilgili MHP’ye saldırması, şuur kaybına uğrayıp bizimle ilgili atıp tutması seviyesizlikti. Halbuki biz siyaseti centilmence, mertçe, adam üzere yapmanın tarafındayız.
■ MAKSAT İSTANBUL: Bugün sorun Beyrut değil, Ankara’dır. Amaç Şam, Tahran yahut Bağdat değil İstanbul’dur. İsrail terörünün, emperyalist alçaklığın gizli ajandasında Türkiye vardır. Komşu coğrafyaların etnik ve mezhebi damarlarının ayrıştırılarak nasıl bölüneceğinin, Siyonizm’in ileri karakolu olarak minyatür devletlerin hangi sistemlerle kurulacağının ince hesapları ve provaları yapıldı.
■ HEMEN KUVVET KULLANILMALI: İsrail’in dünyaya meydan okuduğu netleşmiştir. Durdurmak için hemen kuvvet kullanmak gerekmektedir. Yakın vadede komşu ülkelerdeki kaosun sonlarımıza kadar ulaşması, İsrail’in global güçlerin himayesine güvenerek Türkiye’yi taciz etmesi mümkündür. Dünya jeopolitiğinin şah damarı Anadolu coğrafyasının amaç alınma ihtimaline karşı ulusal seferberlik ruhuyla ayağa kalkılması kaçınılmaz sorumluluk haline gelebilecektir.
‘Sert tedbir almalıyız’
■ ŞİDDETLE ÇABA BEKA KONUSU: Şiddete karşı sıfır toleransla muamele etmekten öbür seçeneğimiz kalmamıştır. MHP ARGE çatısı altında, “Bireysel ve Toplumsal Şiddetle Mücadele” etmek gayesiyle bir kurul kurmuş bulunuyoruz. Temellerimizi kazıp, kaynağımıza inip saçılan hastalık tohumlarını bulup çıkarmalıyız. Bu durum tıpkı vakitte bir beka bahsidir. Seri ve sert tedbirleri almakla yükümlüyüz. Hukuk, hayatın gerisine düşerse toplumsal buhran kaçınılmazdır.