Futbol dünyası adeta bir derya deniz! Birtakım oyuncular yine küllerinden doğmuş ve resmi olarak kendilerine çok daha farklı bir yol çizmişler. Biz de bu içeriğimizde FIFA Dünya Kupası’nın tarihçesine ve tartışmalarına mercek tuttuk. Ayrıntılar için sizleri şöyle alalım… ?
Kaynak: https://www.bbc.com/sport/football/27…
Futbol, dünya çapında en çok takip edilen ve bütçe ayrılan profesyonel ve yetenekli oyuncuların bir ortada olduğu bir spor kısmı biliyorsunuz ki.
Ayrıca futbol topluluğundaki profesyonel oyuncular, meslekleri boyunca hem izleyicilerin heyecanını artırıp hem de bu topluluğa birçok katkıda bulundu.
Her şey bir yana; futbol insanları ve kültürleri birbirine bağlayıp, maçın heyecanı ve tutkusunu izleyicilere öğretti.
Futbol, izleyicilere çok farklı bir seyir zevki sunarken tıpkı vakitte hem izleyicilerin hem de takımın hayallerine farklı dokunuşlar yaptı.
Futbolun bu derece hayatımıza tesiri olduğunu bizlere her fırsatta gösteren en değerli etkinliklerden biri de Dünya Kupası biliyorsunuz. Pekala 1930 yılından bu yana düzenlenen bu aktiflikte neler yaşandı, gelin birlikte bakalım…
Örneğin, İngiltere’nin Güney Afrika’daki 2010 Dünya Kupası’nı hatırlayalım.
İngiltere Almanya’ya 4-1 yenildiği vakit yönetici Mauricio Espinosa ve hakem Jorge Larrionda birçok sefer haksız bulunmuştu. Frank Lampard’un uzun menzilli şutu beklendiği üzere olmayınca tüm stadyum ayaklanmış ve yer yerinde oynamıştı. Bununla birlikte, Lampard’ın golü geçersiz sayılmıştı ve 2-2 berabere bitmesi gereken bir maçta İngiltere uğraştan çekilmişti.
Sonrasında Brezilya’da gerçekleştirilen bir sonraki Dünya Kupası’nda FIFA; tenis, ragbi ve krikette kullandığımız gol çizgisi teknolojisini nihayet tanıtmıştı.
Bu sene Katar’da gerçekleştirilen 2022 Dünya Kupası ise dünya futbolu için kıymetli bir kilometre taşı niteliğinde!
FIFA ve futbolun öbür idare organlarından gelen baskılar, Katar’ı yabancı taraftarları daha rahat ettirmek için turnuvadan evvel birçok mevzuda düzenleme yapmaya ve gevşemeye zorlamıştı. Güvenlik tedbirleri azami seviyede olacak ve Katar hükümeti, çoğunlukla Asya ve Afrika’nın öbür bölgelerinden gelen göçmenlerden oluşan emekçiler için standartlarını iyileştirmezse, dünyanın dört bir yanındaki emekçi sendikaları turnuvayı boykot etmekle tehdit etmişti.
Dolayısıyla, Katarlıların çok sayıda taviz vereceği ve en uygun davranışlarını sergileyeceği düşünülmüştü.
Birçok kişi, bölgede hem siyasi hem de toplumsal olarak uzun vadeli bir değişimin fitilinin ateşleneceğini de umuyor; bu nedenle de, şayet aksi bir olay yaşanırsa, bu turnuvanın her açıdan büyük bir yanılgı olabileceğini öngörüyordu.
Dünya Kupası’ndan mevzu açılmışken efsanevi oyuncu Maradona’dan da bahsetmezsek olmaz. Pekala Maradona’nın Dünya Kupası’ndaki değeri neydi?
Tüm vakitlerin en tanınan, samimi ve istekli oyuncusu Diego Armando Maradona’nın büyüsü olmadan futbol topluluğu günümüzdeki üzere olmazdı. Toplulukta yaptığı her şeyi durumu uygun olmayan çocuklar için yaptı. Maradona, yüzünde eşsiz bir sevinç ve ruhunda sonsuz bir ateşle, herkese futbolun nasıl oynanacağını ve futbol tutkusunu nasıl yaşayacağını anlattı.
Maradona, 1986 yılında gerçekleştirilen Meksika’daki 1986 Dünya Kupası’nın çeyrek finalinde kısa bir müddette İngiltere’ye adeta diz çöktürmüştü.
Arjantin ile İngiltere, Falkland Savaşı’ndan yalnızca 4 yıl sonra 1986 Dünya Kupası çeyrek finalinde birbirlerine rakip oldu. Arjantin yarı finale 2-1’lik galibiyetle çıkarken Diego Maradona’nın rakip filelere yolladığı bir gol tahminen de yüzyıllar boyunca unutulmayacaktı.
Daha sonraları “Golü elle mi attın?” soruları üzerine konuşan Diego Maradona “Tanrı’nın eliydi” karşılığını vermiş ve bu karşılık da tarihe geçmişti.
Asif Kapadia’nın direktörlüğünü yaptığı belgeselde bu mevzuya dair açıklama yapan Maradona, golden 4 yıl evvelki Falkland Savaşı’nı hatırlatmış ve bu golün sembolik bir intikam olduğunu lisana getirmişti. Arjantinli efsane, o devir İngilizlerin ‘Tanrı bize yardım elini uzattı’ tabirini sık sık kullandığını belirtmişti.
Peki 1930’lu yıllara damga vuran Montevideo’daki birinci Dünya Kupası’nda neler oldu?
13 Temmuz 1930’da Fransa, Meksika’yı 4-1 yendi ve Amerika Birleşik Devletleri, mesken sahibi kent Montevideo, Uruguay’da tıpkı anda oynanan birinci Dünya Kupası futbol maçlarında Belçika’yı 3-0 yendi. Dünya Kupası o vakitten beri dünyanın en çok izlenen spor aktifliği haline geldi.
Avrupalı futbolcuların ümitsizliğine karşın, 1924 Paris Olimpiyatları ve 1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda art geriye altın madalyalar kazanan Uruguay, açılış Dünya Kupası’na mesken sahipliği yapmak üzere seçildi.
FIFA Lideri Jules Rimet, 1930’da memleketler arası bir turnuva düzenlenmesine yardımcı oldu. Avrupa’daki buhran nedeniyle, geri döndüklerinde mesleklerine ziyan geleceklerinden korkan birçok Avrupalı oyuncu, turnuvaya katılamadı ya da katılmak istemedi. Sonuç olarak, üç sefer Olimpiyat altın madalyası kazanan İngiltere; İtalya, İspanya, Almanya ve Hollanda da dahil olmak üzere en başarılı Avrupa kadrolarından kimileri birinci Dünya Kupası’nda yer almadı.
Romanya’da, Kral Carol kadro üyelerini kendisi seçti, onlara işlerinden üç aylık bir müsaade verdi ve oyuncuların geri döndüklerinde çalışacaklarını garanti etti.
Turnuvaya girerken, Uruguay ve Arjantin güçlü gruplardandı, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri de rekabetçi taraflarda yer aldı. Birinci çeşitte, Fransız Lucien Laurent birinci Dünya Kupası golünü attı. İkinci maçında Fransa, hakemlerin oyunu altı dakika erken bitirmesiyle ilgili tartışmalar nedeniyle Arjantin’e karşı 1-0 kaybetti.
Belçika’yı yendikten sonra Amerika Birleşik Devletleri, Paraguay’ı yenerek Arjantin ile 6-1 kaybettikleri yarı final maçına çıktı.
Yine de, yarı final sıralaması bugüne kadarki en âlâ ABD Dünya Kupası finişiydi. 30 Temmuz 1930’da düzenlenen birinci Dünya Kupası finalinde, Uruguay’ın 1928 Olimpiyat altın madalya maçının rövanşında Arjantin’i 4-2 yendiği maçta 93.000 seyirci izledi. Uruguay, 1950’de Rio de Janeiro’da Brezilya’yı 2-1 yenerek ikinci Dünya Kupası’nı kazandı.
Bakalım bu sene Dünya Kupası tarihine geçecek ne üzere olaylar yaşanacak… Yorumlarda buluşalım!